20 Ocak 2011 Perşembe

Eski Sevgiliye Kapak Olsun (Türkiyenin en başarılı viral reklam kampanyası)

Türkiyenin en ses getiren viral kampanyası, gittigidiyor.com’un “Fulya’dan eski sevgiliye kapak olsun” videosu ve onun getirdikleriydi. Videoda, eski sevgilisinin kendisini en yakın arkadaşıyla aldattığını söyleyen Fulya, eski sevgilisinin eşyalarını gittigidiyor.com’dan satışa çıkardığını söylemişti ve haber bültenlerine dahi konu olan kampanya başlamış oldu.

Kuşkusuz çok başarılıydı – ancak markaya olumlu-olumsuz getirilerini de umarım bir gün yazacağım – insanlar ‘spoof’ larını yaptılar, çok konuşuldu, tartışıldı.

Fulya’yı sinirli gördüğümüz videonun en önemli yanı, bizi inandırmasıydı. “Aldatılmış sevgili”yi simüle ediyordu sözde, ancak “-mış gibi” de yapıyor olabilirdi pekala. Bir hasta düşünün. “Hastaymış gibi” yapan kişi, yatağa uzanıp bizi hasta olduğuna ‘inandırmaya çalışır’. Ancak bir hastalığı simüle eden kişi ise kendinde bu hastalığa ait semptomlar görülen kişidir.

Yani, ‘-mış gibi’ yapmakla, simüle etmek farklı şeylerdir. Peki, Fulya’yı gördüğümüz videoda, Fulya ‘-mış gibi’ mi yapmaktaydı, yoksa ‘simüle’ mi etmekteydi. İkisi de değil. Fulya rol yapmaktaydı. Peki, bizi nasıl kendine inandırdı?

İnterneti bizden önce keşfeden tüm ülkelerde, reklam ve pazarlamanın önemi 50 yıl önce anlaşılmıştı. Öyle ki: eski Amerikan başkanlarından Richard Nixon, Watergate skandalından sonra, televizyon programlarındaki “close-up” yüz çekimlerin, yüzdeki mimikler dolayısıyla (expression) ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalıştı Frost’a. Yüzdeki mimikler o kadar önemliydi ki, insanlar bir görüntünün üstünden yıllar da geçse hatırlamaktaydı.

Bizimki gibi reklam ve pazarlamayı sonradan keşfeden ülkelerde ise, televizyonun ne demek olduğu hala tam anlamıyla anlaşılamamaktadır. Çünkü ‘gerçek’ bir mecra ve iletişim şekli olarak televizyon (ki Youtube ile birlikte artık internet de), kitleleri basit anlamdan karmaşık anlamlara kadar manipüle edebilmektedir. Diğer ülkelerin yaptığı, ‘yeniden canlandırma’ olayının önemine ve ‘imaj’ın bir gösterge ya da anlamın yerini alabileceğine iyi niyetle inanmaktır.

Sinematografı icat eden mucit kardeşler bu icadın ne işe yarayabileceği ya da aradan elli ya da yüzyıl kadar bir süre geçtikten sonra bu aracın nasıl bir toplumsal, kültürel, ekonomik ve politik anlam, içerik ve işleve sahip olabileceği konusunda en ufak bir fikre sahip değillerdi.

Çıkarabileceğimiz sonuç, sosyal medya ne anlama gelmektedir diye açıklayabilsek de, bundan nasıl yararlanabileceğimiz konusunda – her ne kadar çok iyi bildiğimizi düşünsek de – henüz neredeyse hiçbirşey bilmemekteyiz.

Dönelim hemen Fulya’ya. “Deliyi bu kadar iyi taklit edebilen herhalde gerçekten delidir” sözünden hareketle, Fulya’nın bizi kendisine inandırmış olmasından dolayı, aldatılanlar olarak kendimizi ona yakın hissettik, ya da aldatılmayanlara dönersek, onlar da bu aldatılmak düşüncesini sevmedikleri için kendilerini Fulya’ya yakın hissettiler.

Oysa günümüzde, Fulya’nın yaptığı rol, kitle iletişim araçları sayesinde gerçeğin yerini almıştır. Farkına varmamız gereken şey, aslında Fulya’nın aldatıldığı gerçeği değil, Fulya’nın aldatılmışlığı gerçeğinin aldatma müessesinin yerine geçmiş olmasıdır. Peki gittigidiyor.com bu sırada ne olmuştur, sadece bir gösterge, küçük bir detay, bir arının sokması ya da damağımızdaki ufak çizik. Dövüş Kulübü’nde Jack’in de söylediği gibi: “Marla, damağımdaki küçük çizik, dilimle oynamasam hemen geçer. Ama oynuyorum, duramıyorum”. Burada Marla, gittigidiyor.com anlamına gelmektedir. Peki öyleyse, Fulya’nın viral videosunun yaptığı etki Fulya’nın aldatılmış olduğu gerçeğini topluma göstermiş olması ise, gittigidiyor.com başarılı bir kampanyaya nasıl imza atmıştır?

Çünkü gittigidiyor.com, Fulya’nın bahsini ettiği eski sevgilisinin eşyaları için bir pazarlama mecrası olmuştur. Yani gittigidiyor.com bir mesaj, bir hikaye ya da bir ürün haline gelmiştir.

Simülasyon da zaten buradadır. Gittigidiyor.com, konu olması gerekirken mesaj haline geldi ise, aldatılmışlık olgusu da insanları birleştiren bir kurum halini almıştır. Çünkü videoyu milyonlarca insanın izlediğini biliyoruz.

Viral pazarlama olarak yararlanılan bu “Fulya’dan eski sevgiliye kapak” örneğinde olduğu gibi, bir hikaye, aslında “yeniden canlandırıldı”. Varolmayan bir hikaye, var‘-mış gibi’ gösterildi ve bir mesaj verilip ortaya bir ürün kondu, insanlar konuşturuldu.

Eskiden skandallar gizlenmeye çalışılırdı; günümüzde ise tam tersine yaşanan skandalın bir skandal olduğu gizlenmeye çalışılmaktadır. Öyleyse ‘simüle edilmiş’, ‘yeniden canlandırılmış’ ya da ‘-mış gibi gösterilmiş’ hikayeler, mesajlar veya skandallar, politik anlamda insanların vicdan anlayışlarına göre anlamsız da olsa, toplumsal düzene özgü simgesel şiddetin (görseller bütününün) gerçek şiddete dönüştüğünü göstermektedir. Bu sayede de gittigidiyor.com gerçek bir dönüşümde aracılık yapmıştır. Kampanyası da bu sayede başarılı olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder